15 Mart 2010 Pazartesi

İş başında 8

Küçük oyunların büyük planları olur. Büyük oyunların ise küçük oyuncuları. Birzamanların tepeleri şimdi ovalara dönüşmüş, yavruları ana baba olmuşlardı. Devir değişsede hikayesi değişmediği gibi amaçlarıda değişmiyordu.
 Zamanlama berbattı. Tam hasta iken bu şekilde şeyleri düşünmek için doğru zaman değildi....

Koltuktan kalkarken uykutulumunu tekmeledi. koltukta yatmak bir süre için iyiydi ama omurgasının ağrıdığını hisseder gibiydi. Belinden itibaren boynuna kadar, sırtının ortası ve omuzlarına doğru sanki bir haç tutturulmuşçasına kaslarını kısıtlayan bir gerginlik ona hala hasta olduğunu söylüyordu. Üzerin öksürüğü tuz biber olmuştu. Kalkıp önce hayvanın yemeğini hazırladı. Bu sabah korkmuyordu ondan . Bu güzel gelişme karşısında onu fazla rahatsız etmeden işini bitirdi. Sıcak bir duşa girip bedenini şarj ettikten sonra güzelce traşını oldu . Tüm bunlar esnasında fazla düşünmüyor sadece yapıyordı.

Günlük rutinini bitirdiğinde müzik bile dinliyordu. Gün güzeldi ve güzel hissediyordu kendini.
Masasına oturmasından ıhlamuru almasına kadar herşey güzeldi. Mutfağa giderken gördüğü kız güzeldi.
Gelirken gördüğü kızın güzel olduğu gibi. Sırf kızı görmek için iki dakika sonra bitirdiği ıhlamuru tazelemeye gittiğinde onun toplandığını gördü. Hızlıca gidip döndüğünde kendini kız önde o arkasında yürüyorken buldu.
Yürüken kızın adımlarını izliyordu. Uzun bir kız değildi. Dikkatini çekende uzun yada kısa olması değildi. Kısa eteğinden geride kalan bacaklarıda değildi ilgisini çeken. Üzerine giydikleride değil. Parfümüde olamazdı, şuan koku alamıyordu. Kızın bakışıydı onu etkileyen. Onu beğendiğini hissettiren bakışı. O biranda gelişen ve gelip geçen ama geride anlamca az çıkarımca çok bir yığın bırakan bakış. Yürürken kızı takip etmeye ve kendince neşeli ıslığını hafifçe çalmaya devam etti. Fazla birşey yapmasına gerek kalmamıştı. kız ofis içerisinde dolapların oluşturduğu koridor köşesinden dönerken onu görmüştü hatta ona bakmıştı. Hoşuna gitmişti bütün bu olanlar. Belki biraz egosu okşandığı yada sadece ihtiyacı olduğu için. Aklına Brasil filminin finali gelmişti. Acaba mutluluğu böylemi yakalayabilecekti ?

Kalktığında sabaha karşı gördüğü rüyaları hatırladı. Hiç görmediği bir kızı öptüğünü görmüştü.
Birde sözde eski nişanlısını görmüştü. Aslında o değildi ama o imiş gibi hitap ediyordu. Bazı şeylerdne dolayı pişmanlığını dile getriyordu kız. Bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Herşey değişmişti. O artık eski tanıdığı kişi değildi. Beyni bilinç halinde bulamadığı cevabı rüya halinde yüzüne vuruyordu. Belkide hayatına gerçekten başkalarının girme zamanı gelmişti ve bilinç altı ona bunu anlatmaya çalışıyordu.

Masasına döndüğünde asma katın kenarına kadar gidip aşağıya , kızın kaybolduğu yere baktı. Görünürde yoktu. Bu canını sıksa da onu tekrar göreceğine dair bir umut vardı içinde. Her nasılsa birşekil de olacaktı ve onu görecekti. Gördüğün de olacakların ihtimalleri aklındaydı. Yanlış algılamış da olabilirdi. Kızın erkek arkadaşıda olabilirdi. Belki evliydi bile. Parmağına bakmadığını hatırladı. Tüm bunlar korkuya dönüşüyordu. İçindeki bu korku neşesini boğuyordu. Kendine kızdı. Umuda bu kadar ihtiyacı olması acınacak birşeydi. Şu hali ile en ufak şeylerden bile çıkarım yapmak ... Acınacak durumdaydı.

Tekrar normale dönmeye çalıştı. Kızı unutup günün neşesini geri çağırmak için müziğin sesini birazcık açtı.
İçinde ritmi dalgalandırmak istedi. Gözlerini kapattı, kızı tekrar gördü. İçten içten hala kızı görebilmeyi istiyordu.
Alt dudağını fark etmeden sarkıtmıştı. Kafasını sağa sola sallayıp aklındaki düşüncelerin yerini değiştirmeye çalıştı ama olmuyordu. Bilinçli hali bilinç altını en sonunda anlamıştı.
Kızı bir kere daha görmek istiyordu.

Buna ihtiyacı vardı.