22 Ağustos 2009 Cumartesi

Konuşabilmek...

Ne güzlemiş konuşabilmek.
Ben olarak, korkmadan saklamadan konuşabilmek.
Karşımdakini kırmadan , kırmaktan korkmadan konuşabilmek.
Gülmek , içten ve neşe ile gözlerin ve sözlerin içine bakarak.
Korkmadan bakıp söylemek içinden geçeni yüzünde bir gülümseme oluşturacak şekilde.

Konuşurken benimsenmek , dinlenildiğini bilmek.
Bildiklerini paylaşırken pür dikkat kesinildiğini görmek.
Keyifle , haz ile konuşmak.

Dokunmak usulca, o dost teni anmak içinde.


O kadar güzelmiş ki korkmadan uyumak.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Bütünün parçaları

Kolay değil öyle resmi bir bütün olarak görebilmek.
Her anı , her ayrıntıyı toparlayabilmek zamanında.
İçine yüreğini akıttığın herşeyi sadece bir meta olarak görmek.


Dedim ya kolay değil sıyrılmak duygularından.
Bir başka bedene girmek.
Girmek ve o bedenin sahibi ile bir ama ayrı olabilmek.


Kolay değil herşeyi kitap okur gibi okuyabilmek.
İlk okul sorusu gibi çözümlemek için yollar yok hayatta.
Kendi yolunu kendin çiziyorsun.


Anlamıyorsun zamanında.
Başına gelen birçok şeyi anlamıyorsun.
Nedenini bilemediğin şeyler için kafanı yoruyorsun anlamaya.
Çabalayıp dönmeye çalışıyorsun o an için hata gördüğün yaralanma noktalarının gerisine.

Ama çoktan yaralanmıştın.

Denildiği gibi " bizler birer balık, olaylar birer olta . hayat ise bir balıkçı. Yakalanınca oltaya çırpınmamak gerek fazla. Yoksa o iğne daha da derine dahada etkili batıyor ağızına. "

Elinden geleni yapmak ve gerisini gidişata bırakmak.
Farkına varmadan hayatın bize iyi yönde geri dönmesi için gerekli bir mekanizmayı çalıştırmak.

İşte yapılan bu.

Tadını çıkartın.

Dertlerine rağmen hayat güzel.

Çok şükür Allahıma güzel..