29 Mayıs 2009 Cuma

Anlamsız çatışmalardan sonra...

Zordu. Yoruldum, tükendim hatta.
Umudumu kaybettim,güneşi kaybettim.
Zindanları göğüsümde taşıdım.
Çığlıklarım aklımda yankılandı.
Çaresiz kaldım, yoksulu oldum huzurumun..

İnan bana herşeyim bitmişti.
ölüm demekti benim için.
Bedenimde olmasa bile aklımda, fikrimde , gönlümde ölümdü.
Beni ben yapan herşey için ölümdü.

Kapalı kalmış dünyamda, yalnızlığımı giderecek , eş olacak tek canın gitmesi
o küçücük dünyama kayaları doldurdu.

Tüm boşluklara tuzlu ,keskin, çirkin, renksiz kayalar doldu.
kutubun buzulları gibi ıssız, sahranın çölleri gibi kavruk.

Kum kadar tatsız ve yaşamsız.

Sen ise .......

İçime yaşam oldun.
O kayalarda çiçekler açtırdın.
Kuşlar uçuştu kalbimde.
Gelincikler açtı yürüdüğün yerlerde..

Ama...

Sensiz bütün bunlar ölüyor.
Sen böylesine tüketici ve ben , ben olmaktan uzak.

Gidişin böyle öldürücü, gelişin ise hayat dolu iken .

Bir düşün ki sözcüklerin ne denli güçlü.

Sen var ettin hükmünüde sen sür

ama ....





Ne olur beni kırma!

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Bunu anlayamıyorum...

Anlayamıyorum ..

Neden insan sevdiğinden uzak durur ?
Neden öpücüklerle uğurladığı, telefonlarında sevdiğini söylediği kişiyi yapa yalnız bırakır ?

An olur alıp başını gitmek istersin, hiç mi merak etmezsin ?
Bir ses bir soluk bile vermeden meraklarda koyup ne etmek istersin ?

Yoksa gidersinde ses mi etmek istemezsin ?

Eğer böyle ise bu yüreksizliği anlamıyorum.

Zor olsada doğru olanın yapılmamasını kabul edemiyorum.

Çok koyuyor onu bekleyerek geçen günlerimi neden harcadığımı bilmemek.
Birde sonu beklediğim gibi olur ise nedne bu eziyet ?


O kadar mı kötüyüm ?

Ne olduğumu bilmiyorum.

Bu gün kendimi eleştireceğim birazcık ama ondan fazlada öveceğimde..

Çünkü bunu hak ettiğime inanıyorum.

Daha doğrusu hak etmem gerekirdi.

Kendi değerim için birşey diyemem. Tek diyebileceğim şey benden ne istenirse yaptığım.

Peki neden ama neden ben yanlış tarafa düşüyorum ?

Karşımdaki kim olursa olsun, ailem arkadaşım eşim fark etmez.
Seviyor isem onun isteklerini yerine getirmeyi severim.
Onun istekleri bana ağır gelmez eğer mutlu oluyor ise.

Karşılığında beklentim fazla değil mutlu edilmektir.

Ama fark ettim ki ben biraz fazla keskinim.
Gerekirse kendi canımı yakabiliyorum yada acı çeke çeke de olsa yapıyorum gerekeni.

Buna okadar alışmışım ki , karşımdakinden de benzeri bir sorumluluğu veyahut özveriyi bekliyorum eğer amaç ortak ise.

Yazılı olmayan insanlık kitabında hep bilinen ve anlatılan doğru insan olmaya, kendimi gerekirse cezalandırarak da olsa doğruyu yapmaya kafayı taktım..

Gelişmek istiyorum, ilerlemek . Mükemmel asla olamayacağım ama en azından ölmeden önce varılamamış bir çok yere varmak istiyorum.

İlerlemek istiyorum gerilemek değil...

Bu yüzden çizgimi bozmayacağım...

Yalnızlık mı ?
Şu an yalnızmıyım değilmiyim bilmiyorum ama bir an önce öğrenmek istiyorum.

Çok vaktim yok ölüyorum......

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Anlamak..

Bazen bir yaranın var olduğunu tuhaftır ama içindeki dikeni çıkartınca anlıyoruz.
Giydiğimiz ayakkabıeğer çok güzelse, bir yerinden delininceye kadar ayağımızı sıktığını anlamıyoruz.

Şimdi içimdeki boşluğun tuhaf bir biçimde dolduğunu hissediyorum.
Sanki ilk krizi atlattığımdan beri kendimi daha güçlü hissediyorum.

İyi oldu. Bencilliğini görmek bana kendimi düşünmenin zamanı olduğunu,
kendimi mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapmam gerektiğini hatırlattı.

Fedakarlık ve özveri bir değere dönüşebildiğinde katlanılabilir oluyor.

Elma şekeri gibiydi .. Şekerini yedim sapı kaldı...

Olsun , gün benim günüm.

Kendi değerimi bir kere daha anladım.
Hep verdiklerimin değerini düşünüyordum.
Şimdi kendimin ne kadar değerli olduğunu ve hiçkimse için
kendimi harcamamam gerektiğini anladım.

BEn değerimi biliyorum ya ... Gerisi vız gelir...

24 Mayıs 2009 Pazar

Hep mi aynı yoksa bana mı aynı ?

Yüksek bir seviyede yaşıyorum diyeceğim ama iddialı olacak.
Bunu benim söylemem ne kadar manalı ?
İnsanın kendi kalitesi ve kendi seviyesi hakkında, bırak onu ne olduğu
hakkında objektif olması ne mümkün ?

Kimsenin görmediği , okumadığı ama hep varlığı bilinen ve bahsedilen o insanlık kitabında,
Sevgi sözcüğünün karşılığını sağlamak için uğraştım.

Sevgi fedakarlıkların en büyüğüne çevrilebilir.
İçine sevgi katılmış her amaç için yoktan var etmek bile denenebilir.
Sevgi için sevmediğimiz şeylere bile katlanabiliriz.

Peki şimdi neredeyim ?

Şimdi sevdiğime inandığım ile yaşamı idare etmenin arasındayım.
Tek yönlü bir sevgi istemiyorum.
Belki bencilce ama aldığım riskleri almaya cesaret edemeyen,
"BİZ" için uğraşırken halen "BEN"nin korkuları ile güdülenen,
Hepsinden önemlisi kendi özü sözü bir olmadığı için
benimkine de güvenemeyen bir sevgim var.

Peki nasıl olacak ? Bennasıl güvenipte bunca riski alacağım ?

Ya olmadık bir anda sindiremediği, kabul edemediği şeylerden dolayı yalnız bıraklırsam ?

Bazen kabuğumdan çıktığım için lanet ediyorum.

Belkide hiç çıkmamalıydım.

Korkuyorum, yalnız kalmaktan çok korkuyorum.
Bütün emeklerimi ve kalbimi tüm damarları, tüm kasları, sinirleri dokuları ile bağladıktan sonra,
kesip atmaktan çok korkuyorum.

"BEN"i aşamamış biri "BİZ"i ne kadar bilir ?