1 Ağustos 2009 Cumartesi

Zorlamak

İşin enteresan tarafı zorlama denince akla farklı şeyler geliyor.
Ben sınırları zorlamaktan bahsediyorum.

Doğumumuz ile beraber gelen donanımımız aslında var olan sınırlarını
zaman içerisinde kazanmış gözüksede , bu sınırlar aslen içinde bulunduğumuz şartların
itelemeleri ile çiziliyor.

Bilinçli bir şekilde üzerine eğilmeyi red ettiğimiz bu durum bizi gelişimimizin biraz rastlantısal ,birazda kalıtsal olduğuna inanmaya itiyor.


Başka psikolojik sebepler yokmu ?

Tabiki birçok etken olabilir ama burada yazmamın sebebi psikolojik olarak irdeleyip sonuç çıkarmak değil , öğrendiklerimi ve fark ettikleirmi paylaşarak kültürel bir mirasa katkıda bulunmak.

Hem psikoloji ana bilim dalından mezun olmuş onca insanın işini elinden almaya kalkmam :D

Şaka bir yana sınırlarımız her an bizi sarmalıyor.
Öyle ki şuan bu yazıyı yazarken bile belli sınırlar çerçevesinde hareket etmek durumunda kalıyorum.

Bu sınırları her an zorlamak bize içinde hareket ettiğimiz alanda özgürlük adına birçok farklılık verecektir.

Birde olaya şu açıdan bakın.

Zihinsel olarak insanın entellektüel sınırları ortak bir dimağın ürünü olan uygarlığın
bize kattıkları açısından ele alındığında ne yazık ki toplumsal tabanda bireylerin birbirinden farklılıkları ve hayata yaklaşımları açısından toplumda eşit bir sorumluluk şeklinde paylaşılmamaktadır.

Bu Toplum içerisinde bir açıdan renklilikleri sağlasada diğer açıdan renkleri kimlerin seçeceği açısındna bir tekel oluşturduğu gibi toplumun parçalanıp farklı sınıflar ve farklı katmanlar halinde yaşayıp birbirine yabancılaşması hatta kopmalar ile beraber bireylerin kişisel alanlarına hapsolmalarına ve bireylerin birbirine yabancılaşmasına neden olabilmektedir.

Buna ek olarak ileri seviyeye çıkan başkalaşma ve sonucu olan yabancılaşma iletişim kopuklukları nedeni ile bireyden başlayıp belli şemsiyeler altında toplanıp uçsal çatışmalarada neden olabilmektedir.

Sonuç olarak bireyin görevi ve kendine kadar sorumluluğu olduğu gibi insanlığa sorumluluğu olarak kendi sınırlarını zorlaması ve geliştirmesi , sonuçlarını paylaşması ve yeniliklere açık olması vazgeçilmez olmalıdır.

Bu noktada en önemli olan ise mirassal bilinmektelerin ve deneyimlerin kesinlikle göz ardı edilmemesi ve sonuç odaklı hareketlerimizdeki denklemlerimizde muhakkak yerini alması gerçeğidir.

Ekleyecek birşeyi olan ?

31 Temmuz 2009 Cuma

Rutinin dışına çıkmak..

Yaşamda sürekli aynı şeyleri yapıyorsa insan,
bu onun tercihlerinin eseridir.

Değişiklikten korktukça ister istemez,
kendini kısıra götürecektir.

Yeni şeyleri denemekten korkmamalı.
Öyle anları yakalamalı ki bir daha keşke dememeli.
Kararları ne çok yavaş ne de çok hızlı almalı.
Yeri gelmeli şimşek olmalı, yeri geldimi ağırdan almalı.

Hepsinden fazlası açık olmalı, sakladıkça değeri artmaz hiçbirşeyin.
Sakladıkça güçlenmez hislerinin.
Sakındıkça yaranı iyileşmez sadece yerleşir oraya.


Kısaca rutini bozmalı insan.
Tüm bunları yerinde ve kararında yapıp bozmalı..

Yoksa beyin diye saksı mı verdiler ?

" HURT "( Nine inch Nails )


I hurt myself today
To see if I still feel
I focus on the pain
The only thing that's real
The needle tears a hole
The old familiar sting
Try to kill it all away
But I remember everything

What have I become?
My sweetest friend
Everyone I know
Goes away in the end
You could have it all
My empire of dirt
I will let you down
I will make you hurt

I wear this crown of shit
Upon my liar's chair
Full of broken thoughts
I cannot repair
Beneath the stains of time
The feelings disappear
You are someone else
I am still right here

What have I become?
My sweetest friend
Everyone I know
Goes away in the end

You could have it all
My empire of dirt
I will let you down
I will make you hurt
If I could start again
A million miles away
I would keep myself
I would find a way

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Son üç ay

Hayatımın son üç ayı ile ilgili yazdıklarıma baktım dün gece.
Hiçte hoşuma gitmedi.

Bu kadar yalvarış, bu kadar yakarış, bukadar bildirime rağmen böyle oldu ise,
iyi oldu demektir.

Derdini söylemeyen derman bulamaz derler , çarşaf çarşaf yayınlamışım,
buna rağmen dertlerim sürdü ise benim aptallığım.

Dün akşam okuduklarım beni çok şaşırttı.
Bunları yazdığımı çoktan unutmuşum.

Bizde böyleydi çünkü.
Bizde affetmek vardı.

Ya şimdi ?

28 Temmuz 2009 Salı

Durum raporu

İskele kısmında hafif çizikler.
Sancak tarafında 1-2 göçük.

Deponunda dibini kullandığımız için enjektörler tıkanmış.


Kısaca pasta cila macunla halledilecek hasar ve enjektör sıvısı attım depoya
oda açılır bir iki gazlı kullanımdan sonra.

Ama son üç aylık kullanımın kayıtlarına baktım dün gece.
Fark ettim ki zaten çok şikayetçiymişim durumdan.

Bu kadar şikayet bildirgesine rağmen durum düzelmeyince
vazgeçtim ortaklıktan yaramıyor diye.

Gariptirki ortaklığı önce o bozdu.
Ama iyi oldu bana düşünme şansı çıktı.

Gel düzeltelim durumu el birliği ile dediğimde karşı çıktı.
Bu bana birkere daha düşünme şansı verdi.

En son dün gece işte oturdum baktım son üç ayın kayıtlarına.
Şikayet, sitem, yakarış dolu.

Bu kadar çaresizliğe düşülmesine rağmen devam edecek güç bulunuyorda ,
niyet başka imiş yanaşılmıyor hataların giderilmesine.

Derler ya her işte bir hayır vardır.
Hayırıda bu imiş yıprandığımı farkına vardım.

Akit dediğin kolay birşey değildir.
Aktettikten sonra bozmak hiç iyi değildir.

Bozuldu ise ne yapmak yeridir ?
Allaha havale edip yoluna devam etmek elbette...

Kısaca La vita de bella

Kırk yılın başı

Kırk yılın başında bir keyif yapacaktım oda patladı.
Ne bahtsız bedeviyim.

Neyse her işte bir hayır vardır.
Bunda da kesin hayır vardır ve kesin daha güzel olur..

Heyecan

Heyecan var içimde.
İçim içime sığmıyor.
Akşamı iple çekiyor, olacaklar üzerine ihtimalleri düşünüyorum.
İçim hep güzel tarafını düşünmek istiyor,beynim ise karşı çıkıyor.
Mantığım bana her zamanki kötü sonuçlardan biri olacak diyor ama
kalbim söz dinlemek istemiyor.

Çok heyecanlıyım çok. Oturduğum yerde duramıyorum.
Aklımın içinde bir bir türlü oyun dönüyor , kendimi alamıyorum.

Elimdeki işten çok akşamı düşünüyorum.
Çok heyecanlıyım çok kendimi düşünmekten alamıyorum.
Ya olursa ?

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Birden...

Sabaha karşı uyandım.
Uykuya dalalı çok olmamıştı zaten.
Yorgun ve terli bedenim yatakta iz bırakırcasına yayılmıştı.
Nefesimin kuruduğunu hissedip suyumu içtim kana kana.

İşte o anda birden oldu.
Aklımda yeni bir kabulleniş belirmişti.
Kişiler her zaman söyledikleri ve tanıttıkları gibi olamıyorlardı.
Bu kararlılık onlarda çok sık ratlanan bir özellik değil.
Değişen şartlara göre farklı davranışlar sergileyebiliyorlardı.

Ben güvenin böyle birşey olduğunu kabul etmek istemiyordum.
Uzun süre kitaplarda geçen güven kelimesinin kelime olarak anlamını sergileyebilmek için yaşadım.

Öylede yaşamaya devam edeceğim, tek fark artık karşımdaki insanlara güven açısından daha farklı bir göz ile bakıp onların her an değişkenlik gösterebileceklerini kabul etmek.

Bazen o kadar zavallı olabiliyorlar ki kendi zavallılıklarını saklamak için sana saldırabiliyorlar.
Madem ben bu yola baş koydum, dönmeyeceğim yolumdan nekadar basit olsada hayat denilen koşuşturmanın kuralları bana göre.
Bozmayacağım dürüstlük yeminimi , ezmeyeceğim zavallıları kudretim ile.
Ama salmayacağım onları üzerime aç kurtlar , yaralı sıçan yada kudurmuş köpekler gibi.
Kendime göre yaşayıp kendime göre saklayacağım değerlerimi.

Önce kendimi bilmeliyim. Elimdeki gücün sınırlarını ve tehlikelerini.
Şehvetine düşüp sarhoşluğunu yaşayarak basitlik tuzağına düşmemeliyim.
Yaşamı insan gibi onurlu, insan gibi değerli ve örnek geçirmeliyim.

Alaylara ve kışkırtmalara gelmemeli, küçük oyunlardan uzak durmalıyım.
Çünkü bir kez oyun başladımı benim için küçük oyun yoktur.....

Sivillerin zarar görmesini istemem.... :D

Karmaşa..

Fark ettiğim bir şey var hayatta.
Aslında iş hayatında demeliyim.
Gerçi hayatlarımız işlerimiz oluyor.
Bu sebeple fazlada ayrıma gerek yok.

Kişilerin kafalarında tasarladıkları ile
Dile getirdikleri hatta sergiledikleri ile
kağıda döktükleri bile farklı olabiliyor.
Bunun sebebi kendi içinde yaşadıkları korkulardan tutunda
o an açık etmekten kaçındıkları herhangi birşeyde olabiliyor.

Bir diğer sebep ise aslında içlerindekini nasıl yansıtacaklarını bilememeleri.

Özellikle kültür farklılığı yaşanan durumları gözlemleme şansım oldukça çok oluyor.
İnanırmısınız insnalar o kadar farklı şekillerde düşünüyorlar ki .
Doğrularımız yada normallerimiz bile çok farklı olabiliyor.
Bireyler arasında bu kadar farklı olduktan sonra , kültürler arasında neden olmasın ki ?

Sonuca gelirsek ?
Bir beynin içinde olup biteni öğrenmek hiçmi hiç kolay değildir aslında.
Kişinin beklentileri ne kadar karmaşık ise o kadar çeşitlilik gösterebilir.
Kişinin entellektüel seviyesinin etkisi olduğu gibi istisnayi durumlarda ancak trauvmalar
sebebi ile anlaşılmazlık yada tam tersine yalınlığın ötesinde bir sınırlılık söz konusu olabiliyor.


Basitçe...

Karşınızdakini iyice tanımaya çalışın ve asla tanıdığınıza emin olmayın.
Bir insanı tanımak imkansız, sadece onun ile ilgili alabileceğinz riskleri bilmek mümkündür.

iyi geceler..

Süprizler

Hayatın değişik bir süpriz anlayışı var.

Hayatınızın tüm düzeni bozuldu gibi gözükürken bir anda herşey değişebiliyor.
Hatta bir bakıyorsunuz hiç beklemediğiniz bir yerdesiniz.

Güzel olan ise bu yerin size beklediklerinizin üzerinde şeyler sunması.

Buradan çıkacak sonuç mu ?

Kötü hiçbir sonuç yoktur.
Sadece siz daha iyi tarafını görememişsinizdir.

Diyorum ya süprizler çok faklı olabiliyor.

Hele bu seferki harika oldu .

Allah herkese kısmet etmiş.

Yeterki savaşınızdan vaz geçmeyin.

26 Temmuz 2009 Pazar

:)

Uzun zamandır bu kadar sık yazdığımı hatırlamıyorum.
Genelde yazdığım zamanlar hep çalkantılı dönemlerim olmuştu.

Şimdi bakıyorum, kafada boşaltacak birşey kalmamış.
Kendimi dümdüz ve açık bir otoyolda araba kullanıyor gibi hissediyorum.
O kadar kolay geliyor ki kullanmak sıkılıyorum :D

Bu aslında yolun açıklığı veya kolaylığı değil.
Yolu basite indirgememden ileri gelen bir durum.
Birazcık heyecana ihtiyaç var gözüküyor.

Şimdi elimdeki alternatifler;

Yüksek hız : evet bunu yapabilirim sonuçta bir engel yok.
Yarış: buda olabilir ama önce sataşacak birileri lazım :P

Ve sağa sola bakınarak gezinmek için yoldan çıkıp değişik yollara girmek:
işte bu beni biraz düşündürüyor...

Hani nereden bileyim kaybolacağımdan değilde, değişik maceralar bana beklediğim
ve hazmedebileceğim sonuçlarımı verecek diye düşünüyorum.


Yada hepsini birden mi yapsam ?

Özgürlük böyle birşey olsa gerek :D