28 Nisan 2010 Çarşamba

İş başında 13

Sabahları kalkmak artık eziyet gibiydi.
Bu sabahda bunu düşünerek yataktan çıktı. Kendini fonksiyonsuz hissetmek hiçde haz aldığı birşey değildi.
Halen asıl varlık sebebini sorguladığını fark etti.

Bir arkadaşının aşk acısı çektiğini söylemesi üzerine saçma bir öneride bulundu eğlencesine.
Sonra altında yatan gerçeği fark etti.

Eğerki çektiği acıları hatırlamasaydı o şu anki halinde olur muydu ?


Bu düzlemde düşünüp derinleştirmesi gereken kavramlar olduğunu farkına vardı.

Günü boş geçse de yapması gereken çok şey olsa da hiçbirinin faydası olmadığınıda biliyordu.
"Çok sıkılıyorum" diye sızlandı.

Aslında sızlanmak değil umutsuzluk ile beraber çürüyüp ölmek demekti.
Bunu kabul etmek istemiyor ve bir çıkış yolu arıyordu.

Bir çıkış yolu...

25 Nisan 2010 Pazar

İş başında 12

Yatıyor, kalkıyor, besleniyor, işe gidiyor geliyor ama herşeyi aynı tutuyordu.
Bu rutini kırmak elind eolan bişrey olmadığı gibi yerind esaymak onu delirtiyor, bir bağlamda kendini kapana sıkışmış hissetmesine nedne oluyordu.
Yapılabilecek şeylerin listesini çıkartmış olsa bile yinede bu çevresindeki çemberi azıcık genişletecek ama herhangibir ilerleme kaydetmesine katkı sağlamayacaktı.
Düşününce hiç yoktan bir hareket olsun, hatta cephe genişlemesi ile belki hareketlilik gelir fikri daha sıcak gözükmeye başlamıştı.
Yeni bir projede yer alamadığı sürece var oluşunun basit temellerini bile koruyabilecek kadar kaynak elde etmesi mümkğn olmayacaktı. Belki de elini kolunu bağlayan etkenlerden kurtulmak için küçülmek o kadarda kötü bir çözüm yöntemi değildi. Yinede bu fikri sevmeye ve benimsemeye çalışmak doğasına aykırı  hatta bünyesine zararlı bir madde gibidi.


Duracağına hareket et felfesi daha kabul edilebilir gibiydi.


Göreceğiz...