6 Mart 2010 Cumartesi

İş başında

Ellerinini göğüsünde kavuşturdu.
Avuçlarının içleri birbirine değsede kollarının boşluğu onu rahatsız ediyordu.
Bundan rahatsızlığını göğüsünü şişirmek için derin bir nefes ile gidermeye çalıştı.
Üzerindeki sık dokulu kazak onu daha iri olmaktan çok daha dinç ve formda gösteriyordu.
Boynunu sarmalayan yüksek boğazı gerginlikten şişmiş damarlarını yarı yarıya örtsede
ister istemez gözleri boynundan yukarı ve sonrasındada omuzlarına, kollarına ,derken tüm vücuduna kaydırıyordu.
Uzun boylu olmasada duruşu korkutucu ile itici arasındaydı.
İçinden geçen biri olmasa , tarafını bilip sözünü duymasa ona karşı besleyeceği bunlardı.

"Soğuk  .." dedi.

" Dostum soğuk , beni zinde tutan.
Kırılsamda ayakta kaldıran.
Akacaksamda donduran.
Güldürmesede ağlatmayan.
Yaşımı gizleyen.
Gözümünde, gönlümünde yaşını gizleyen." diye mırıldandı...


Kazağını çıkardı. Şimdi soğuk tenine değiyor ama onu etkilemiyordu.
Yanındakinin gözleri üzerine kaydı .

Ne var ? - 4 de bile olmaya alışkınım yeterki ıslanmayayım. Bunu bilmen gerekiyordu dedi...


" Alışmalıyım.." dedi sessizce ötekisi.

Farklılığına rağmen onun kadar güvendiği kimse yoktu ve bunu çok öncelerinde zaten kabullenmişti.
Şimdi yeni yeni özelliklerini görmek onu şaşırtsada korkutmuyor aksine güven ile beraber çocukluğunun
süper kahramanı yanındaymışcasına tuhaf bir şevk veriyordu.


"Hadi yapalım şu işi.." dedi.

" O kadar çabuk değil . Öncelikle herşeyi dikkatle incele.
Şeytan ayrıntıda gizli ise biz daha iyisini yapabiliriz " dedi ve çıplak kollarını biraz açıp esnetti.

İşe başlamadan önceki rutin hazırlıkları her zaman aklının dışına çıkarak başlıyordu.
Sonrasında yakaladığı başarının mükemmelliği buna bağlıydı...


Birkaç dk sonra sordu .. "Ne zaman başlayacağız? Birkaç şey yapmam lazım".

O ise sırıttı ve ekledi...


"Bitmek üzere....."


Buna şaşırmamalıydı. İnce ayrıntıların ve uzun dönemli hesapların adamı karşısında duruyordu.
Teknik becerileri, sosyal mühendisliği , geniş bilgisi ve analiz kabiliyeti ile nerede ise insan benliğinde bir makine gibiydi. Bedeni bile sıra dışıydı. Yada o bedenini sıra dışı hale getirebiliyordu. Kafasına koyduğu hiçbirşeyden döndüğünü görmemiş başaramadığı birşey olduğunu duymamıştı.
Belkide sırrı farklı idi.
Belkide başaramayacağı şeylere girişmiyordu.
Yinede şimdiye kadar giriştiklerini düşününce geriye girişmediği fazla birşey kaldığını düşünmek pek doğru bir yargı olmayacaktı.

Makine diyebilirdi ona . Önceleri ağladığını görmese bir makine olduğuna yemin edebilirdi.
Katıla katıla güldüğünü görmese rol yapıyor diyebilirdi.
Sevdiğini ve bundan acı çektiğini bilmese gerçek olmadığını düşünebilirdi...

"Tuhaf ama gerçek .  Böyle bir insan var ve şuanda benden 2 metre ötede nefes alıyor" dedi.
Düşünceler aklından aktı gitti. Bir soru ile irkildi..

"Birşeyler içmeye gidelim mi yoksa dinlenmek mi istersin ?"
"Ben dinlensem daha iyi olacak , hala herşeyin bittiğine inanamıyorum." dedi kafası öne eğik ve başını sallayarak ...


" Pekala ben de eve gideyim. Aç aç hayvanı bekletmek doğru değil. Sonra sonuçlarını tartışmak için görüşürüz." dedi .

Kazağı sırt çantasına tıktı. Aletlerini çoktan çantaya yerleştirmişti.
Gecenin ayazında ıslık çala çala geniş adımlarla yürümeye başladı.

Karanlıkta kaybolurken bile yeryer boru gibi kalın, bazende incecik sesi ile şarkısını sürdürüyordu.
En son geniş sırtındaki beyaz tshirt son kez gözüktü ....

"Ne geceydi ? ne yaptım ? nasıl oldu ?" diye düşünüyordu.
Dolmuşa binmiş geri dönerken aklında sadece yarın olacaklar vardı....
Birde yüzündeki gülümseme ...

5 Mart 2010 Cuma

Bırakmamak...

Yılmadan devam etmenin ve dikkatli olmanın bazı getirilerini görüyorum.
Sorunların peşini bırakmadığım ve dikkatli olduğum için bu seferde herşey yoluna girdi.

Demekki daha çok çaba ve Allahın yardımı ile sabredip sonuç alabiliyoruz...

Kaderci olmadan önce elimizden geleni yapmak şart....

2 Mart 2010 Salı

Tanım

Görünüyor , her göz ile algılanan farklıda olsa.
Duyuluyor, fısıltılardan haykırışlara kadar uzanıp dinlediğini anlamasada.
Okunuyor, kah hikaye gibi , kah gerçek, ne okuduğun değil nasıl okuduğun önemli.
Boğuluyor,  hepsi bir arada olunca çıkan hengameden .

Kaçmak istiyor gönül, sakinleşemiyor içindeki hayvan.
Küçük arızalara bir yenisini daha ekliyor ve kendi dışındaki herkes için anlaşılması zor olsun dercesine
Küçük bir taş daha atıyor kuyuya.

Çıkartan olmadığı için birikiyor .
Biriktikçe sığlaşıyor anlayışlar derine inmiyor bıkkınlıktan zat.
Yalapşap bir iletişim kuruyor ve diyor "ben insanım " .
Oysa ki yakınından dahi geçtiği olmadan bir bütünün parçası ilan ediyor kendini

yalnızlıkların kalabalığında.



Bireysellik olmuş yalnızlığın tanımı.
Öznellik olmuş çıkarcılığın adı.
Yavan olmuş hayatın tadı.

Peki ya benim geçmişteki günlerim nerede ?