9 Ekim 2009 Cuma

Acım

Güneşe bakmak istiyorum.
Işıklarını görmek, sıcaklığını hissetmek istiyorum.
Gözlerim acırken şiddetinden, yaşlanmış tenimde
huzurunu ve kucaklamasını özlediğimi fark ediyorum.

Esen rüzgarın tenimi yalamasının yalancı ferahlığı
kızgın ışıkları kovalıyor üzerimden.

Kumların üzerinde ayaklarımın bırakmasını düşlediğim izler kalmıyor.
İzlerini siliyor ayaklarımın rüzgar.
Ama derman olmuyor kızgın kumların verdiği acıya.

Bir adım diğerinin önüne yürüyorum usulca.
Yana yana, acı ile yürüyorum kumlarda.

Kulağımdaki melodi mi beni sürükleyen?
Yoksa güne bakanların aidiyetimi benliğime işleyen?

Gözlerimi alamıyorum acıtsada beni.
Belki hiç bir daha göremeyecekcesine bakıyorum.
Baktıkçada birdaha görememeye yaklaşıyorum.

Aklım gidiyor ellerimden.
Kafamdaki göz yuvarlanıyor bedenimden ayrı.
Görüntüler hayallerle harmanlanıyor.

Dudaklarımda dumanlı bir ezgi.
İçimdeki sisi delsin diye bırakıyorum kendimi kollarına.
İçimdeki hayaletleri kovsun istiyorum.

An ve an yaşayıp yürüyorum kızgın kumlada.

Yürümesi acı , bakması acı.
Aklımda kalan sadece acı.
Huzuru özlüyorum bu nedenle.

Sadece hayallerimdeki mutluluğu.
Güneşin sıcak yüzünü .
Beni hiç kavurmayacak şekilde.
Yavaşça kurutan , ağır ağır kavuran o değilmiş gibi.

Hala kollarına gidiyorum.

Sonu ölümüm olsa bile.

Gidiyorum...


Gidiyordum.


Kör, kuru ,ölü
ama o yüzü herşeyin gülü.

Hiç yorum yok: