6 Ekim 2009 Salı

Yabanıl hayat

Evet tam bir yabanıl hayat sürüyoruz.
İşin içine her türlü isteğimizide katarak.
Saniye bile düşünmeden gerektiğinde bırakıp giderek.
Zamansız gelen herşeyi zamanını beklemeden kabul ederek.
Yaşamayı yemek, içmek gibi doğal sayarak.

Önemli olan nasıl yaratıldığın değil.
Önemli olan nasıl bir yaratılmış olmayı istemen.
İstiyorsan zaten öyle yaratılmışsındır.
Bedelini ödemen gerekiyordur.

Belkide yeterince bedel ödeyip bu özelliği hak etmemiz gerekiyor.
Nefsin terbiyeside bu değil mi ?

Düşününce ki düşünmek de bize özgü bir eğlem gibi geliyor,
hala insan ile hayvan arasındaki sınırı kaldıramadık.

Her ne kadar ilahi olarak farklı yaratıldığımız bize aktarılsada
farklılığımız hazır mı geldi yoksa bizim mi yaratmamız beklendi ?

Farklı yaratılmak demek yapı olarak farklı yaratılmak değil,
o farklılığı hazmedebilecek ve isteyecek bir sınır taşması yada
bir tutku ile ödüllendirilmemizde olabilir.

Hem nereden biliyoruz ki hayvan deyip hakir gördüğümüzüden ne kadar farklı olduğumuzu ?
Zor şartlar altında çıkmıyormu ne olduğumuzun gerçek yüzü ?
Can derdine düşünce gösterilmiyor mu asıl mizaç ?

Hayrettir ki böyle anlarda ortaya çıkan fedakarlıktır beni ağlatan ki
onunda hayvanlarda var olduğunu gördük.

Peki nedir insan ?
Nedir bizi ayıran?

Bir yanda gücüne özendiğimiz hayvanlar.
Diğer yanda bundan sıyrılıp yükselmemizi bekleyen bir başka seviye ..

Gerçekten o seviye mevcut mu ?
Yokse kendi kendimizi var etme gazını ilahi olarak aldığımız için aynı kapıya mı çıkıyoruz ?

Gerçekten olmak istediğimiz için mi bu hediye bize verildi , yoksa zaten hediyeye sahiptikte kayıp mı ettik ?

Bu hediye bizi nelerden ayırıyordu ?

Nasıl bir hale düştük ?

Bu evrende, bu yaşamda , sanki hep buradaymışım ve olacakmışımcasına eriyip gitmek istiyorum.bir pürüz bile yaratmadan mükemmel bir şekilde uyum sağlamak istiyorum.

Varlığımı olabilecek en yüksek seviyeye getirmek, ham yerlerimi olgunlaştırmak,
belkide biraz daha yontulmak istiyorum.

Öğrenmek , anlamak, ve o gücün içinde eriyip bir parçası olmak istiyorum.
Kudret değil benim aradığım.

Onunla bir olmak, anlayabilmek istiyorum.
Kırk kabuğuda kırıp yalın olmak .

Var olmanın gerçek amacını keşfedip yaşamak ömrüm yettiğince.

Bir farka neden olmak....

Bu sınırlar bana dar geliyor.
Rahim ise içinde bulunduğum, kendi pisliği ile beraber
kendi pisliğimde beni rahatsız ediyor.

Doğmam lazım.

Hazırmıyım bilmiyorum ama çok rahatsızım bu olduğum halden.

Son zamanlarda kafamdan çıkıpta içine bakamadım.

Belki yine yapmam gerekecek.


Yattığım yerin altındaki pislikleri ancak böyle görebiliyorum.

Hiç yorum yok: