8 Nisan 2010 Perşembe

İş başında 11

Evinde normal bir akşam yaşadığını düşünüyordu.
Yapılması gerekenlerin yapıldığı bir akşamda söylenmesi gereken şarkıları söylüyordu.
Telefona cevap verdiğinde sonucun böyle olacağını bilmiyordu.
Bütün gece süren bekleyiş ve sabahın ilk ışıkları ile son.
Gerçi anlamıştı ya da hissettiğini böyle yorumluyordu.
Sadece bir iki damla göz yaşı dökmek üzereydi ki onlarıda tuttu.
Zaman yine kontrol ve organizasyon zamanıydı.
Duyguları sanki kaybolmuştu. Mekanik bir soğukluk ile hareket edip
hatasızca işini yapıyor, herkesin olması gerektiği gibi olmasını sağlıyordu.
Yorgundu ama bu daha başlangıçtı. Bunun gibi daha çok an yaşayacaktı.

Önceki deneyimlerinden olsa gerek durumu kanıksamış, olağanlığın rutinine yüklemişti.
Bu onun ayakta kalmasını sağlıyor, en zor şartlarda bile durmaksızın ilerlemesine olanak veriyordu.
Ne maddi ne manevi hiçbirşey onu durduramıyor, hedefinden saptıramıyordu.
Zaman duraksama zamanı değildi ve durmayacaktı. Aklına ona orta okulda takılan lakap geldi.
Kimsenin böyle olacağını tahmin edemeyeceğini farkında olsada seçimin isabeti hayranlık vericiydi.

Düşündüğünde gerçektende öyle olduğunu fark etti.
Güçlü, hızlı,dayanıklı. Oldukça fazla yükü taşıyabilen ve kolay kolay durmayan, durdurulamayandı o.
Yolu herzaman belliydi. Duracağı yerde, zamanda. İşte bu yüzden isabetli bir seçimdi.


Ona "lokomotif " derlerdi....

Hiç yorum yok: