7 Aralık 2010 Salı

İş başında 32

Sunular kurbanısın sen.
Hicivlerin öfkesi, sandığımın boş sesi.
Var ettiğim herşeyin yok olduğu bir kentsin sen.

Sessizliğinde boğulan
boğulurkende hırıltı ve gürültüler çıkartan, anlamsızca.
O kadar alışılmış ölümlere , dönüp bakılmıyor bile.


İçindeyiz diye bahsettiğimizi düşündük mü hiç?
Hayal mi veya hayat fark ettik mi küçük bir ses oyunu olduğunu ?

Lakin şimdi sessizliğini defalarca bölen
ama şimdi susan bir ülkesin.
Eskisi gibi değil hiç birşey.


Sabah kalkışım ile baş kaldırı mı engellerin sahiplerine ?
Yoksa bir tür kölelik mi , kabullenip te yaptığım?

Suyumu içişim özgürce, yoksa kölece ne fark ederki ne sandığım ?
Merakım, isteğim mi yoksa körüklenen ihtiyacım mı kandırdığım ?

Kendimi ne sandığım ?
Kimlere denk olduğum?

Kimlerin bana denk olduğuna aldanması.
Yoksa hepsi mi bir kumpanyanın harikası ?

Hayat ya da hayal..

Sen ne renksin?
Ne renk olmk istiyorsun ?

Hiç yorum yok: