22 Temmuz 2009 Çarşamba

Gördüğüne inanmak...

Ön yargılı olmadım hiç.
Anlamak ve tanımak için çaba sarf ettim.
Sorular sordum yeri geldi.
Sorular sordum bazen gereksiz bulunan.

Ama bence gerekliydi.

Kelimelere yüklediğiniz anlamlar aslında karşınızdakinin kapasitesine uygun olmalı.
Davranışlarınıza işlediğiniz duygularda öyle.

Kapasite an ve an değişiyor.
Bazen algıları açık oluyor, bazen kapalı.


Peki neyin ne durumda olduğunu nasıl anlayacaksınız ?

Ben şimdiye kadar karşımdakinin samimiyetine güvendim.
Hata etmişim...


Bazen incecik bir kıl gibi tabir edersiniz anlaşılmaz.
Davranışlarınızla desteklersiniz yine olmaz.

Kafanızda soru işaretleri olur, nedne anlamıyor dersiniz.
Güvendiğiniz ise algıları kapalı ise yada anlayamayacak durumda ise size ifade edeceğidir.
Ama yanılırsınız.

Size her insna gibi o anki zayıflığını hissettirmemeyi tercih edecektir.
Bunu düşünmemiştiniz değil mi ?

Düşünmediğiniz için dozu arttırırsınız , belki vurgularsam anlar dersiniz,
sonuç değişmez.

biraz daha arttırıp tavırda eklersiniz ama bu sefer yine anlamaz , anlamadığı gibi neden tavır koyduğunuzuda anlamaz, terslenir.

Bu sefer siz dahada hırçınlaşır ve dozu iyice arttırırsınız ve kızmışsınızdır çünkü derdinizi anlatmak bir yere üzerine tepkide görmüşsünüzdür.

Sonra ne mi olur?

Gerisine gerek yok.... tahmin edersiniz.


Peki sebep nedir ?

İletişimsizlik.

Karşınızdaki insanın kendinden emin vede sağlam durduğna bakmayın.
Emin olun ki muhakkak zayıf ve de yaralıdır.

İletişim kurarken karşınızdakinin nasıl gözüktüğüne bakmayın.
Gerekirse en alt kademeden anlatın.
Gerekirse bırakın hata yapsın.


Bunlar bana göre değildi ..
Bana toptan saçmalık gibi geliyordu.

Ama profesyonellerin demesine göre toplumun 80% sinden fazlası böyle.
Geri kalanınında büyük kısmı bütr insnalar tarafından yetiştirildikleri için çokta farklı değil.

Artık kabul ettim.
İnsanların zayıf vede kırılgan olduğunu.
Gözüktüklerindne zayıf olduklarını.
Her daimkendilerini korumak zorunda hissettiklerini.

Ve asla tam olarak açık olamayacaklarını.


Şimdiye kadar kullandığım sözcükler hep gizli anlamlar gibiydi.
Kastettiğimden farklı manalara gittiler.

İstediğimden fazlasını kastettiler.

Kılıçtan keskin olan kalemin cephanesi olan sözcükler
Dilimde inanılmaz güçlenmiş ve kontrolden çıkmıştı.

Halbuki tek amaçladığım uyarı atışıydı.

Bu cephaneye karşı insanların nedenli hassas olduğunu fark ettim.
Ve artık tozlu rafların arasında kullanılmamak üzere kaldırdım.


Kimsenin incinmesini istemiyorum.
Zaten yaralılar .....

Hiç yorum yok: