17 Temmuz 2009 Cuma

Zaman

Akıp gittikçe üzüldüm zamana..

Günlerin değerini bile bilmeyen insanlar , saniyelere nasıl ağlayabilirdi ki ?
Sadece güzel anlarda hiç akmasın isteriz.
Çirkin şeylerdede bitsin gitsin isteriz.

kendimiz kaçamadığımız için,
onun bizi kaçırmasını bekleriz.

Zaman sanki bizim dışımızda bir varlık gibi.
Zaman sanki diğer varlıkların zamanları ile kardeş ve onlara söz geçirir gibi.
Çünkü her varlık için farklı akıyor , farklı işliyor gibi.
Ama sadece gibi..


Bizim açımızdan zaman kavramı hayatımız ile eş değer.
Öğrenmemiz ve öğrendiğimize alışmamız için hayatımızdan harcadığımızdır zaman.

Sabrımızı bilediğimiz ve tekrar denemek için fırsat kolladığımız bir süreçtir.



Zaman aslında hayatımızdır.
Belli bir hızda ilerlemesi gerekirken biz onu keyfimize göre yönetmek isteriz.
Bazen hızlansın bizden uzaklaşsın isteriz, bazen yavaşlasın bizimle kalsın.

Ve zaman bize küser bu yüzden , inat yapar.
İstediğimizi yapmamaya , hatta tersini yapmaya başlar.

Aslında kaçtığımızda yakalamaya çalıştığımızda hayatımızdır,
hayatımızdaki sonuçlardır.

Onlara biz neden olduk, sonuçlarına katlanması gereken veya değiştirmeye çalışması gerekende bizleriz.

Ben kendi adıma hayatıma değer veriyorum.
Hayatım harcanamayacak kadar değerli.
Geçen her saniyem geri gelmiyor.

Her saniyem için ağlıyorum.
Durduğum her durak, eriyip biten her mum için ağlıyorum.

Durduramam gidişini hiçbirşeyin.

Gidenle beraber hayatımın gidişinede seyirci kalamam.

Yapılması gerekenler yapıldı.

Gerisi zamana kalmış...

Hiç yorum yok: