Arabasını kullanırken aklından geçenler fazla birşey değildi.
Zihnini boşaltmak için duasına odaklanmaya çalışıyordu.
Günün getirisi olan yapay yoğunluğa girmeden önce ait olduğunu hissettiği dünyada vakit geçirmek istiyordu.
" Bana verdiklerin için şükürler olsun . Verdiklerin ile en iyisini başarmamı kısmet eyle.
Elimdekilerini paylaşabilmemi kısmet eyle. Doğru yerde , doğru zamanda gücümü paylaşabilmemi kısmet eyle.
önce seni sonra bu evreni anlayabilmemi kısmet eyle. " diye geçirdi içinden.
İstediği birşey kalmamıştı hayatında. Şu hali ile bile yaşamaya razıydı.
Beklentilerini küçültmek ona hayattaki başarılarını odaklama şansı vermişti.
Gereksiz olan herşeye karşıydı. Lüksün belli sınırları geçmemesi gerektiğine, aksi halde hem kişiye hemde çevresine zarar verdğine inanırdı.
Zaten lüks anlayışıda özgürlüğünü sağlayan birkaç etgenden ibaretti.
İşyerine ulaşması için geçmesi gerekn son viraja geldiğinde aklında yine aynı şey yankılanıyordu.
Hem müzik ile başlamak istiyordu güne , hemde iç dünyası ile bağını kopartmak istemiyordu.
Kendi ile geçireceği ve odaklanacağı birşak dk dan sonra müzik dinlemek için vakti kalmıyordu.
Evinin yakın olması sadece bu sebep ile kötü geliyordu.
Koltukta birazcık kıpırdandı . Sanki birazdan farklı bir boyuttaki mücadeleye hazırlanıyordu.
Şirket otoparkına girerken görevliyi görmedi. Onun yerine onunla kanka olmuş olan simitçi selam verdi aynı yerde. Aklından Acaba maaşıda paylaşıyorlarmıdır diye geçirdi. Paylaşmıyorlarsa bile zor durumda yaşamanın ve şartların getirisi olan karşılıklı anlayış bir tür kader ortaklığı yapmıştı. Çoğu zaman simitçiden değilde görevliden simit aldığını hatırlıyordu. Gerçi terside hiç olmamıştı.
İçten içten görevliler kendilerini biraz daha üstün görüyor olmalı diye düşündü.
Üstün yada daha iyi koşullarda.
Arabasını herzaman park ettiği yere bırakamadı. Bu kadar gitmişken çimlerin üzerine park etmekte istemedi.
Bir tutam ot bile olsa mecbur olmadan can yakmayı sevmiyordu.
Motoru durdurduğunda söylendi " Yine birşey dinleyemedim...." .
Sırf bu yüzden uzun yola çıkmak ihtiyacı duyuyordu. Sakin sakin araba kullanmak, sessizliğin içinde sadece müzik sesi.
Heleki hava birde şuanki gibi ise......
Aklına annesinin dedikleri geldi. " Var sende bir anormallik. Oğlum bir tek kurt puslu havayı sever." derdi.
Belkide biraz haklıydı da .. İşini hep yalnız yapması, ailesine düşkünlüğü, genel özellikleri.. hepsi biraz andırmıyor değildi.
Sürüklendiği düşüncelerden biranda sıyrıldı. Telefonunu alıp anahtarı kontaktan çıkarttı.
Kapıyı açması ile kapı savrulup yanındaki arabaya sürtmüştü.
Kendine kızdı . Havanın rüzgarlı olduğunu biliyordu. Yolda gelirken arabasını savurmaya çalışmış
ama o bunu birazda sürüş eğlencesi olarak aldığı için aklından çıkmıştı.
arabadan çıktı ve çarptığı yeri inceledi. kendi boyası birazcık diğer arabaya geçmişti.
Eli ile iyice sildiğinde boya çıktı ve sadece ince tırnak izini andıran birkaç iz kaldı.
Üzüldü ama büyük şehirde araba sahibi olmak böyle birşey dedi.
İşlem yaptıramayacağı kadar küçük olduğundan ve arabanında oldukça kirli olduğunu hesaba katarak önemsememeyi tercih etti. Nede olsa sahibi çokta düşükün gözükmüyordu arabaya..
Arka kapısını açarken dikkatliydi bu sefer. Çantalarına uzanmadan önceki ilk işi yalnız olduğunda emin olup
belindeki bıçağı çıkartmaktı. Eline aldığı bıçağı hızlı bir hareket ile kemerinin altına denk gelecek şekilde iç çamaşırına iliştirmişti. Tuhaf ama bu bıçak üzerinde olduğu sürece kendini daha güçlü hissediyordu.
Bıçağın Titanium sapı ve özel çelikten yapılmış ağızı kendisinde bir tür güven duygusu oluşturuyordu.
Eline her aldığında hiç kullanmamayı diler ama her an kullanacakmış gibide hazır ve keskin tutardı.
Soğuk metalin tenine değişini hissetti. Kemerin sıkıştırdığını düşünerek bir önceki deliğe baktı.
Daha 2 ay önce açmıştı o kemer deliğini şimdi sie zorlanıyordu oraya takmakta.
Kızdı kendine.. Doğru şeyleri yapmak için kazık çakması gerekiyorsa bu dünyaya , buna kendine iyi bakıp kilo vererek başlamalıydı.
Aklında bu düşüncelerle çantalarını omuzladı. Otoparkın dışına doğru yürürken bileklerine doğru inen uzun kollarını yukarı doğru sıvayıp duruyor , soğuk havayı teninde hissetmek istiyordu.
Kendinden emin yürüyüşü şirket kapısına kadar sürdü.
Çalışanlar ile selamlaşıp yürürken kendini öncesinden biraz farklı hissediyordu.
Bu gün güzel bir gün olacaktı ve farklılığı şimdide belliydi.
Eşyalarını xray cihazına bıraktı. Manyetik kapıdanda geçerek üzerinde hiç metal olmadığını (!!!) göstere göstere içeri girdi. Asansöre bindiğinde diğer insanlardan farklı olarak aklında hala güvenliği nasıl deldiği geçiyordu.
Katına yaklaştıkça düşünceler uçtu. Bu gün yapılacak çok iş vardı.
Aslında başlanıcak çok iş vardı ve kararları çok önceden alınmıştı.
" Hadi bakalım " dedi ve güvenlik kartı ile kapıyı açıp girdi. Daha makinenin yanından geçerken bir yeşil çay kaptı ve doğru masasına gitti.
Dizüstü pc sini açıp kablolarını takarken aklından geçen planları hemen ilk aşamalarına çekti.
" Önce başlayalım " deid ve şifresini girerek oturumunu açtı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder