8 Mart 2010 Pazartesi

İş başında 3

Sandalyede oturmak hiç hoşuna gitmiyordu.
Eğer sabit durması gerekecekse yatması daha normaldi.
Ama istediği bu değildi. Sandalyesini yükseltip diz üstünün ekranını arkaya doğru eğdi.
Ekranındakilerin gözülmesini istemiyordu ama oturduğu yer tam olarak masalar ile duvar arasında oluşan bir geçişin üzerinde idi ve sırtı bu yola dönüktü.

Çevresinde birçok boş masa olmasına rağmen onu buraya bağlayan geri adım atmaması idi.
Çok uluslu bir organizasyonda çalışmanın bazı dezavantajları vardı. Bunlardan biride içinin cadı kazanı gibi kaynaması ve jurnalciliğin had safhada olmasıydı. Kendi kendine söylendi ama dudaklarından tek bir titreşim bile yayılmadı.
Onu buraya çivileyen işe yeni başladığında gerek onun çaylak olduğunu düşünmeleri , gerekse sadece pisliğine onu ezmeye çalışmalarından dolayı ortaya almaları idi. Bu meydan okumayı kabul edeli aylar oluyor ama geri adım atmayı kabul etmiyordu. " Eğer yer değiştirirsem birşey saklamaya çalıştığımı anlayacaklar " diye geçirdi içinden. Uzun zamandır burada olmasının tek sebebi bu değildi elbet.
Kendisini ezmeye çalıştıklarını hissettiği için ne yaparsa yapılsın ezilmeyeceğini ve daima amaçladığını yapacağını ilan etmek ister gibiydi. Yinede bu meydan okuma onda bir tür tik yada tetikte olma duygusu oluşmasını sağlamış , uzaktan bile olsa yaklaşan herkesi fark edip istemsiz olarak o yöne bakmasına neden olmuştu.

Tekrar sağına soluna baktı . Kendince emin olunca gizlice dökümanı açtı.
" Bunları öğrenmem gerekiyor" diye geçirdi içinden. İçinde bulunduğu belirsiz durumdan çıkana kadar ona yol olacak herşeyi yapmaya hazırdı. Aslında aklından başka şeyler geçiyordu. Öncelik olarak görevli olduğu projenin başarısı onun için bir geçiş oalcaktı ama bu lanet olasıca herifler yüzünden ilerleyemiyorum diye çalışma arkadaşlarına baktı. Ortak lisanlarının dışında konuşmak sanki onlar için bir şarttı.
Gerçi ortak lisanıda çok iyi konuştukalrı söylenemezdi. Bunca zaman sonra geç kalınmış bir çıkarımı vardı.
" Uzun cümle kurmayacaksın.." evet hayret edilecek bir şekilde uzun cümleleri kavrayamıyorlar ve zaman yapısını değerlendiremiyorlardı. Dil bilgisi ve cümle yapısı önemli olan son şeydi.

Aslında evet, hayır, bugün , yarın, dün , oldu , olmadı  ve birkaçda sıfat ile sadece kelimeyi kullanmanız yetiyordu. Bu açıdan kolay ama kendine yakıştıramadığı bir yöntemdi. Düşününce yüzünü buruşturdu...

Sonra ona doğru sallanan bir el gördü.
- Efendim ??
_ Gece çalışması için aldın mı zaman ?
- Bilgilendirme maili attım. cevap gelmedi.
_ Tekrar ara sen. Gerekirse zorla.
- Müdürün haberi var. Bana haber beklememi söyledi.
_ .....


Tekrar önündeki ekrana dönmüştü ama arka planda hala aptal işarkadaşının müdürü ile konuşup onu zorlamasını istediğini fark etti. Her ne kadar sinirlensede birşey demedi. Önce kulaklıkları taktı sonra müziği açıp işine dönüp odaklanabilmek için dua edecek kadar çaresiz hissetti.

Ardından tekrar aynı eli sallanırken gördü.
_Müdür ile konuştum sen ara operasyoncuyu bekleme.
- O esnada müdürü onu ceptelefonundan arıyordu.

- Efendim ??
__ Selam nasılsın ?
- İyi olmaya çalışıyorum. Buyrun dinliyorum..
__ Sen operasyon için kimden onay alıyorsun ?
- Operasyon müdüründen ama sizinde ekte olduğunuz mailde fark edeceğiniz gibi beni kale almadılar.
- Sanırım yüksek seviyeden birinin durumu sorgulaması protokol olarak daha uygun.
__ Hımmm.. Peki sen bana kontak bilgilerini yolla ben bir teleofn edeyim.
- Peki efendim.

Telefonu kapatır kapatmaz iletişim bilgilerini içeren bir mail hazırladı ve yolladı.
" Artık işime dönebilirm diye düşünüyordu. Birden tepesinde yine iş arkadaşı belirdi.
_ Aradın sen operasyon grubunu ?
- Hayır müdür arayacak.
_ ????!!
- Bilmediğin ve anlayamayacağın şeyler var.
_ .....


İçinden lanetler okuyordu. Bu kadar salak olmalarına rağmen ona üstüymüş gibi davranmıyorlar mı ? Deliriyordu. ama bunu belli etmemeyi tercih etmişti. Nede olsa zayıflıklarından faydalanacaklardı.

Bir telefon daha geldi.
- Efendim ??
__ Selam. şimdi sana geri dönen kimse olmadı mı ?
- Efendim şuan onları zorlayabilecek pozisyonum yok ve bu herifde beni deli edecek. Sanki tüm proje ikiye ayrılmış gibi davranıyor. Sadece işine gelince bana bilgi veriyor ama olan bitenden asıl haberi olmayan o.
Her istediği istediği anda olamaz ama bunu anlatamıyorum...
__ Tabiki olmaz öyle haklısın ama projenin sorumluluğunu ona verdim. Sen bırak o işi bitrsin sonrasında düzenlemeler yapılacak.
- Peki . Siz öyle diyorsanız...


Telefonu kapattığında aklındaki ile hemen harekete geçti.
Birkaç ayarlama ile işi bağlamış ama bunu kimseye fark ettirmemişti.
Böylece kendi tarafı için kazanamadığı pozisyonu karşı taraftan koparacağı bir avantaj haline dönüştürmüştü.
" Eğerki tekrar başarısız olduğumuzu idda ederlerse desteğin yeterli olmadığını ve zamanlamanın kötülüğünden dem vurup bunu ispat edebilecek bir pozisyon yakalamıştı.

Genel olarak bu tür kozların ömrü 2 hafta bilemediniz 1 aydır. Yinede doğru şekilde tetiklenmiş durumlar
Ard arda eklenerek zinciri oluşturup gündemde kalacak şekilde kozların ömrünü uzatabiliyordu.
Öncesinde denemiş ve başarılı olmuştu. Bu artık onun stili haline gelmişti.

Haberleşme ve enformasyonun yanında sosyal mühendislikde onun alanına giriyordu.
Gerçi bütün bunlar gözü gibi sakındığı ve kendisini göstereceği bir projeyi iş arkadaşlarının mahvetmesine engel olamamıştı.

" Zamanı var " dedi içinden. Daha kullanacağı çok koz ve örülmesi gerekn çok ağ vardı.

Elindekileri birleştirmek ve bunlardan yeni bilgiler edinmek ve bunları daha faydasız küçük parçalara bölüp satmak poker oynamak ile bulmaca karışıma benziyordu. Konuşturmak için kullandığı küçük parçalar kendi başlarına fazla bir anlam içermese bile onu karşısındaki kişi ile üzerine konuştuğu konuda başa baş götürmeye yetiyordu. Bir sadet piramidi gibi sürekli ona doğru bir akış söz konusu idi.

Yinede bu ilerleme hızından memnun değildi. Zamanı daralıyordu ve hız kazanması için daha iyi bir pozisyon yakalaması gerekiyordu.

" O da olacak " dedi içinden .. "Eğerki bu konuyu temizlerken doğru noktalara dokunursam böyle bir pozisyon yakalamam işten bile değil"  Bütün bunlar aklından geçerken , çarpık gülümsemesinin yüzünde belirdiğini ve gözlerinin küçülüp parlaklaştığını fark eden olmamıştı...

1 yorum:

Şair Degilim dedi ki...

Yakında basılacak olan kitap için bir ön hazırlık hissi veren yazılarının devamını beklerim...