9 Mart 2010 Salı

İş başında 4

Alarmın sesi ile uyandı. Yatmakta olduğu yer konusunda pek seçici olmasada bazı fikirler oluşmaya başlamıştı.
Uzanıp telefonunu eline aldı ama sadece alarmı ertelemek ile yetindi. Olduğu yerde biraz kımıldanıp uyku tulumunun başını sonunu aramakla uğraştı. Sonunda iyice örütündüğüne kanaat getirip beynini kullanabilmek için başlangıç işlemlerine başladı.

Dün akşam yaptıklarını düşündü. Neler konuşmuş, neler yapmıştı. Neler yemişti ?
Çay içmediğini hatırladı gece ama onun yerine sağlep içmiş ve dürüst olmak gerekirse pek memnun kalmamıştı.
Yemek olarakta atıştırma yaptığı için hangi bileşen olduğunu kestiremiyor ama tahmini üçlünün kendisinde pek hoş olmayan sonuçları olduğunu acı bir şekilde anlamış bulunuyordu.
Kendince küçük durum analizini tamamladı. İlk yapması gereken şeyin ne olduğunu hatırlamak üzere kafasında hazırladığı yığını dürtükledi ve duşa girmekle başlamanın gerektiğini hatırlasada şu muhteşem bileşenler yüzünden öncelikle bir bitki çayı içip rahatlamalı diye karar aldı.

Büyük kütlesine rağmen yattığı yerden kalkması kıvrakçaydı. Güne bu şekilde ani hareketlerle başlamanın onu bir sonraki harekete sürüklediğini çok önceden anlamış ve düstur edinmişti. Kalkar kalkmaz gözü akvaryumu taradı. Evcil hale getirmeye çalıştığı hayvan orada öylece yatıyordu. Akşamdan verdiği yiyeceklerin bir kısmı kurumuş ve yenmeyecek hale gelmişti. Elini akvaryuma sokup yavaşça onu ses ile uyardı. Dün geceden dolayı sanki biraz daha yakınlık duyar gibydi. Sakince tabağı alıp içindekileri yanı başındaki büyük saksıya döktü.
Çevresine bir bakındı . aslında bir salondan çok bir yerleşkeye dönmüştü ortalık. durumdan rahatsız bir şekilde düşündü " Nereye kadar böyle gidecek ?" Sonra mutfağa doğru yol aldı. Geri döndüğünde elindeki kapaklı kupayı sehpaya koyup dizüstü bilgisayarını açtı. Aslında aklından bu güne rahat başlaması gerektiği geçiyordu ve her gergin güne başlarken yaptığı gibi masturbasyon yapmayı düşündü. " İyi olur" dedi ve öncesinden kaydettiği favori görüntülerindne birini açtı.

Bir yandan çayını yudumlarken gözü bir anda saate takıldı. Duş alıp traş olması ve hazırlanması için vakit azalmıştı. Dizüstünü ekranını örterek kapattı. Elindeki kupa ile banyoya yöneldi. Kupayı çamaşır makinesinin üzerine bırakıp duşa daldı. İçinden bir an evvel işini bitirip yüzleşmesi gereken ile yüzleşmesi için bir acele gelsede buna olabildiğince hazır olmak istiyordu. Ağır kanlılıkla akan suya odaklandı ve önündeki bir kaç dakika için kafasını boşaltmak istedi. Güzelce duşunu tamamlayıp  lavabonun önüne geldiğinde vücudundan akan sulardan rahatsız olmasada yinede  yerleri ıslatmaması için kapının üzerinden havluyu çekip aldı ve beline sardıkdan sonra fark ettiki bu geçen akşam misafir ettiği kadının kullandığı havluydu. Kendince evinde bir dişinin izini görmek biraz yadırgayıcı bir durumdu ama yinede konuyu kendi kafasında hemen tertip ve düzene getirmişti bile. Üzerinde fazla durmadan yapılacakların listesini oluturdu kafasında. Bunlarla beraber evi temizlemek ve bir parti daha çamaşır yıkamak üzere karar alıp bir yandan da elindeki hazır köpüğü yüzüne yaymayı sürdürdü. Birden fark ettiki elindeki bir sene önce aldığı şişeydi. Benzeri yada muadili değil ta kendisi idi. Ne kadar az traş olduğunu mu düşünsün yoksa zamanın farklı bir görecelilikle işlediğini mi bilemedi.
Zamanı yoktu yada şuan değildi. Üzerine fazlada düşünmeden yüzündeki tazeleri kazıyıp bıraktı.
Ellerini saçlarında gezdirdi. İnatçı bir şekilde sağa sola yatmış saçları inceledi. Şakaklarında beyazları vardı. birde ön tarafta bir kaç tel. Gerçi sarışın olduğu için fazla fark edilmiyordu ama yinede yaşlandığını bir kere dah hatırlamak .. aslında hatırlamaktan çok yüzüne vurulması gibi geliyordu. Seneler geçmiş ve nereye varmıştı ki ?

Yüzünü oğuşturdu. Şeklini değiştirebilse belki yeni bir hayata başlarım diye geçirmedi değil içinden. Sonra saçlarına tekrar baktı. Pek iyi gözükmeyeceklerdi. Her ne kadar saçlarını kendi kesmeye alışmış olasada bu aralar bir boşvermişliğin içindeydi.Dik ve inatçı saçları kendi ağırlıklarını kaldıracak kadar dirençli ve inatçılıklarının karşılayabileceği kadarda hafiftiler. Elleri ile geriye doğru şöyle bir yatırsada bu şeklin çok uzun dayanmayacağını farkındaydı. Uzamış favorileri onda hayvani bir görüntü oluşturuyor , saçlarının dikliği ile dahada öne çıkan bir yüzü bıraktığı sakalı ile onu ilk görüş için daha farklı bir statüye sürüklüyordu.
Daha olgun ...

Akşamdan hazırladığı takım elbiseyi giyerken acaba insanların kaç takımı vardır diye düşündü.
Pek giymeyi sevmediği için 4-5 takımdan fazla yoktu ama olması gereken bu muydu ?
Zaman zaman yaşadığı hayat ile başkalarının yaşadığını karşılaştırıp olması gereken çizgide mi diye gözden geçirirdi. Eğerki ayrıntılar lükse dayalı yada sinir bozucu ise önemsemez , aksi gibi çizgi dışına çıkan bir durum ise hayatını yeniden ele alıp olması gerektiği şekle sokardı.

Bunu yapmaya çok uzun zaman önce başlamıştı....


Mutfağa döndüğünde hemen ilacını alıp içti. Normalde aç karnına alması gereken ilacı yine çaydan sonra içmişti. Gerçi çayın besleyiciliği yada kan şekerine önemi ne kadar olabilirdi ki ?
Üzerinde fazla durmadan çantalarını alıp çıkmaya yeltendi. Uzun zamandır giymediği klasik ayakkabılarını temiz bırakması tekrar boyarken zaman kazandırmıştı. Birden aklına geldi hayvana yemek vermemişti.
Hemen kafasında hesaplayıp işinin ne kadar süreceğini düşündü ve dönerken uğrayıp vermenin daha mantıklı olacağı , bu vesile ile üstünüde değiştirebileceğini fark edip devam etti.

Arabaya binerken avukatının telefonu ile irkildi. Sanırım geç kalıyordu ama aralarındaki yolu hesaba katarsa geç kalma süresi beş dakikayı geçmeyecekti. Duraksamadan arabasını çalıştırdı. İşte her gün kendi ile başbaşa kaldığı o ana kavuşmuştu. Aklından " Büyük ve yüce olan. Yaratıp bağışlayan esirgeyen. Senden ayrı olamam.
Ben senim , senin iradenin dışında olamam. Verdiklerin için şükürler olsun. Bana elimdekiler ile en iyisini başarabilmemi kısmet eyle. Doğru yer ve zamanda bunları paylaşabilmemi kısmet eyle" diye geçirdi.

Tekrar hayata döndüğünde yolu tamamlamış ve avukatını da almıştı.
Avukat ile duruşma üzerine konuştuktan sonra havadan sudan bahsetmeye başlamışlardı.
Gerçi dışından geçen dialogları aslında içinde akan monologların ürünüydü yinede ses etmedi.
Aynı konu hakkında bu kadar birlikte ve ayrı konuşabildiklerine şaşırdı. Belkide bu durumu  politik olarakta gerçekleştirebilip kullanmalıydı.

Arabasını park ederken kafasında birazdan olacaklara karşı binlerce değil sadece dört ihtimal bulunuyordu.
Bunlardan hangisi gerçekleşecekti ?
Yazgısını kontrol altına almayı denemek.. İşe yarayacakmıydı ?

Adliye binasına girdiğinde karşı tarafın avukatı ile karşılaştılar. İki tarafın  avukatları kendi aralarında stajerlerin işe yaramazlığı gibi onlar için standart günlük konulardan  konuşurlarken içinde bulundukları durumun aslında ne kadar traji-komik olduğunu fark etti. İki meslektaş sanki  birazdan duruşmada birbirlerini ezip diş geçirmeye çalışmayacakmışlar gibi dışarıda gayet normal  konuşuyorlardı.

Duruşma salonunda beklerlerken zaman pek akmıyor gibiydi. Onların davasından önce birkaç aptalca davayı izlediler. İnsanların neleri dert ve problem haline getirdiklerini acınası şekilde izledi. Bir yandan da aklında kendi duruşması yer etmişti. Bu olan bitenden kendi durumunu nasıl ayrı tutup farkını hissettirebilir di ? Neleri değiştirebileceğini ve bunun için neler yapıp nasıl yapması gerektiğine odaklandı. Sadece ne olması istediğini düşündü. Dışarıya nasıl bir mesaj vermeli ve doğru anlaşılmalıydı ?


Duruşmaya girilip işleri  bittiğinde aldıkları sonuç karşısında herkes şaşkındı. Duruşma hiç beklemedikleri kadar iyi gitmiş sonuç kendi ve avukatı için harikaydı. Sonuçtan memnun bir şekilde otoparka doğru ilerlerken aklı mutlulukla kısmen boşaldığı için avukatının kurduğu bir cümleyi rahatça yakalayıp fark etmişti.

Duyduklarına ufaktan bir şaşırmıştı.

Beklemediği bu cümle ona  aslında o ana kadar birbirlerine nazikçe ifade eden, çok farklı bir dünyadalarmışcasına hareket eden bu iki meslektaşın kendi içlerinde nasıl bir oyun içinde hareket ettiklerini gösterivermişti.
Gerçi buna oyun denemezdi. Bu bir ritüeldi ve olması gereken buydu diye düşündü . Sanki medeni ve gelişmiş insanların olması gerektiği gibiydi herkes. Olay doğası gereğinin dışındaydı ama oradaydı işte ve yaşanmıştı.
Yinede garipsemişti. belkide kendi için uygun olmayan bir şeydi bu. Yinede karşı tarafın hezimetini vurgulayan tek bir cümle bütün bunları bu anlam ile noktalayıp mühürlemişti.


Demek ki o kadar sohbet ve samimiyet, iş ile dialoğu ayrı tutmalar gerçek amacı hiç değiştirmemiş
ama kendince bir çifte standart oluşturup birlikte akmayacak iki nehri aynı yatağa sokmuşlardı.
Hala vahşi, hınçlı ve hırslıydılar ama öyle gözükmüyorlardı.
İçlerindeki bu ilkel ve hayvani dürtünün medeniyet dedikleri kalıpta nasılda kılıf içine girdiğini fark etti.
Bu bu şekilde süre gelmiş ve sürmeyede devam edecekti.

Ama nereye kadar ?

1 yorum:

Şair Degilim dedi ki...

Nedense hiç prim yapmayacak bir şeyle uğraşıyorsun gibi geliyor bana, gerçi insan kendisine prim yapmak için de yapabilir bazı şeyleri onlardan birisi olma ihtimali yüksek bence Ayrıca belirtmek istedim. Çok yorucu yazıyorsun ya da ben eskisi kadar sağlam değilim çabuk yoruluyorum. Gerçi okumayıda pek sevmediğimi kabul etmişimdir çoğu zaman lakin sen kendini yazıyor ve deşarj oluyorsun mesele şu ki; İnsanlar bunları okuyarak deşarj olacak mı? Hiç sanmıyorum....